EN
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • ÇALIŞMA ALANLARIMIZ
  • EKİBİMİZ
  • GÜNCEL KARARLAR
  • YASAL UYARI
  • İLETİŞİM
  • EN

  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • ÇALIŞMA ALANLARIMIZ
  • EKİBİMİZ
  • GÜNCEL KARARLAR
  • YASAL UYARI
  • İLETİŞİM

  1. Anasayfa
  2. Güncel Kararlar
  3. Yargıtay Kararı

GÜNCEL KARARLAR

TAZMİNAT DAVALARINDA BİRDEN FAZLA DAVACI OLMASI HALİNDE AYRI AYRI VEKALET ÜCRETİNE HÜKMEDİLMESİ
BOŞ ÇEK KARNELERİNE İLİŞKİN ÇEK İPTALİ DAVASI AÇILAMAYACAĞI HUSUSU
BOŞANMA DAVALARINDA EŞLERİN EŞİT KUSURLU OLMASI HALİ
KVKK KURUL KARARLARI
KVKK KURUL KARARLARI
YARGITAY KARARI
YARGITAY KARARI
YARGITAY KARARI
YARGITAY KARARI
YARGITAY KARARI
YARGITAY KARARI
YARGITAY KARARI

YARGITAY KARARI

T.C.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2019/3758

K. 2020/390

T. 11.2.2020

• ALACAK DAVASI ( Davacı Tarafından İbraname İle Bağlı Bulunulmadığına İlişkin Olarak Davanın Açılmasından Önce Davalı Tarafa Yönelik Bir Bildirimde Bulunulduğu Kanıtlanamadığı Gibi Davanın Açıldığı Tarih de Göz Önüne Alındığında Bir Yıllık Hak Düşürücü Sürenin Dolduğu - Mahkemece Davanın Reddine Karar Verilmesi Gerektiği )

• İRADE FESATLIĞI ( Yanılma Veya Aldatma Sebebiyle ya da Korkutulma Sonucunda Sözleşme Yapan Tarafın Yanılma veya Aldatmayı Öğrendiği ya da Korkutmanın Etkisinin Ortadan Kalktığı Andan Başlayarak Bir Yıl İçinde Sözleşme İle Bağlı Olmadığını Bildirmez veya Verdiği Şeyi Geri İstemezse Sözleşmeyi Onamış Sayılacağının Gözetilmesi Gerektiği )

• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Bir Yıllık Hak Düşürücü Süre İçerisinde Karşı Tarafa Yöneltilecek Bir İrade Açıklamasının Defi Yahut Dava Yoluyla da Kullanılabileceği - Davacı Tarafından İbraname İle Bağlı Bulunulmadığına İlişkin Olarak Davanın Açılmasından Önce Bildirimde Bulunulduğunun Kanıtlanamadığı/Dava Tarih de Göz Önüne Alındığında Hak Düşürücü Sürenin Dolduğu )

• İBRANAME ( Alacak Davası - Davacı Tarafından İbraname İle Bağlı Bulunulmadığına İlişkin Olarak Davanın Açılmasından Önce Davalı Tarafa Yönelik Bir Bildirimde Bulunulduğu Kanıtlanamadığı Gibi Davanın Açıldığı Tarih de Göz Önüne Alındığında Bir Yıllık Hak Düşürücü Sürenin Dolduğu/Davanın Reddi Gerektiği )

6098/m.39

ÖZET : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Hak düşürücü süreyi düzenleyen 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 39. maddesi, "yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır" hükmünü içermektedir. İptal beyanının şekle tabi olduğu konusunda kanunda açık bir hüküm bulunmadığından, hukuki niteliği itibariyle bozucu yenilik doğuran bu hakkın kullanılmasının dava açma gibi belli usulde ileri sürülmesi zorunlu değildir. Bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, def'i yahut dava yoluyla da bu hak kullanılabilir. Somut olayda davacı tarafından ibraname ile bağlı bulunulmadığına ilişkin olarak davanın açılmasından önce davalı tarafa yönelik bir bildirimde bulunulduğu kanıtlanamadığı gibi davanın açıldığı tarih de göz önüne alındığında bir yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı hukuki yorumla davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi'nce verilen kararın temyizen tetkiki davalı ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup ilk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı ... tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, görevli ve yetkili ... Bölge Adliye Mahkemesi'nin istinaf başvurusunun gerekçesi değiştirilmek suretiyle esastan reddine dair verilen karar, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.Davacı davasında davalılar arasında iş ortaklığının bulunduğunu, davalıların idareden aldıkları ... Sınır Karakolları yolları toprak işleri, sanat yapıları, üstyapı yapım ve onarım işi ile ilgili olarak 2012 ve 2013 yılları için taşeronluk sözleşmesi yaptıklarını, edimlerini eksiksiz olarak sözleşmelere, proje esasına ve davalıların istemine göre yaptıklarını, sözleşmelerin 7/g ve 8. maddelerine göre taşeronun hakedişine esas miktarın müteahhidin özel idareden aldığı miktar olduğunu, özel idarenin müteahhide yaptığı hakediş ödemesinin akabinde, taşeron firmaya hakedişi düzenlenerek ve fatura karşılığında 10 gün içerisinde ödemesinin yapılacağının kararlaştırıldığını, ancak davalıların ödeme yapılırken hata ve hile yollarına başvurarak kendilerine ibraname başlıklı belge imzalattıklarını, bundan sonra da bakiye hakediş alacaklarının ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında talebini ıslah ederek 92.358,60 TL'ye çıkarmıştır.Davalılar savunmalarında hata ve hile hallerine başvurma süresinin 6029 Sayılı TBK'nın 39. maddesine göre 1 yıl olmakla zamanaşımı süresinin dolduğunu, 03.03.2014 tarihli ibranameye göre davacının alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.Mahkemece sözleşmeye dayalı alacak hakkının TBK'da yer alan genel zamanaşımına tarihine göre TBK'nın 146. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımının dolmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, bu kararın davalı ... tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 6098 Sayılı TBK 39. maddesinde düzenlenen 1 yıllık zamanaşımı süresinin yanılma veya aldatmayı öğrenme tarihinden itibaren başladığı, bu nedenle davacının öğrenme tarihinin esas alınacağı bu durumun aksinin davalı tarafından ispat edilmesi gerekirken ispat edilemediği, bilirkişi kurulu raporuna göre davacının 92.358,60 TL alacaklı olduğu belirlendiğinden davalı ...'in istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

Dosya kapsamına göre taraflar arasında düzenlenen 3 ayrı sözleşme ile davacının taşeron olarak davalıların taahhüdünde bulunan inşaat işinde bir takım imalatların yapımını üstlendiği, yapılan imalatlarla ilgili hakedişlerin düzenlendiği, bu aşamalardan sonra yine taraflar arasında 03.03.2014 tarihli ibranamenin düzenlendği anlaşılmaktadır. Söz konusu ibranamede taraflar arasında 15 hakedişin düzenlendiği, 31.12.2013 tarihi itibariyle yapılması gereken işin tamamlandığı, tarafların birbirlerinden alacak her hangi bir hak ve alacaklarının kalmamış olup birbirlerini ibra ettiklerinin yazılıp taraflarca imza altına alındığı anlaşılmaktadır. Davacı davasında bu ibranamenin kendisine davalılar tarafından hata ve hile uygulanarak imzalatıldığından bahisle alacak talebinde bulunmuştur.Hak düşürücü süreyi düzenleyen 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 39. maddesi, "yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır" hükmünü içermektedir. İptal beyanının şekle tabi olduğu konusunda kanunda açık bir hüküm bulunmadığından, hukuki niteliği itibariyle bozucu yenilik doğuran bu hakkın kullanılmasının dava açma gibi belli usulde ileri sürülmesi zorunlu değildir. Bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, def'i yahut dava yoluyla da bu hak kullanılabilir. Somut olayda ibraname tarihi 03.03.2014 tarihli olup davacı tarafından ibraname ile bağlı bulunulmadığına ilişkin olarak davanın açılmasından önce davalı tarafa yönelik bir bildirimde bulunulduğu kanıtlanamadığı gibi davanın da 24.12.2015 tarihinde açıldığından bir yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı hukuki yorumla davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, ödenenden 5766 Sayılı Kanun'un 11. maddesiyle yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 176,60 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davalı Saadettin Kaan Pekmez'e iadesine, 6100 Sayılı HMK 373. madde hükümleri ve ilk derece mahkemesinin gerekçesinin değiştirildiği gözetilerek dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi'ne, karardan bir örneğin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 11.02.2020 gününde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi

ADRES
Kurtuluş Mah. Cumhuriyet Bulvarı No:75/31 Şimşek İş Merkezi Odunpazarı Eskişehir
İLETİŞİM
0 222 240 08 00
info@sabuncubchukuk.com
KVKK ve Aydınlatma Metni
Gizlilik ve Çerez Politikası